Son yıllarda “yapay zeka” hemen hemen her yerde karşımıza çıkıyor. Peki son yıllarda ne değişti de bu kavramı sıkça duyar olduk? Adım adım inceleyelim.
Büyük veri:
Son yıllarda elimizdeki veri işleme, depolama ve taşıma kapasitesi öncesi ile kıyaslanamayacak şekilde arttı. Hem bireylerin hem de kurumların siber uzaydaki varlıkları hızla büyüdü, dijital ayak izleri her yerde görülür ve etkin bir şekilde kayıt altına alınır oldu. Elimizdeki veri o kadar arttı ki hakkında konuşabilmek için “büyük veri” diye bir kavram kullanmaya başladık. Verinin çok olması da öğrenme algoritmalarının daha çok veri işleyerek daha tutarlı ve güvenilir tahminler yapabilmesi demek. Bu yüzden yapay zeka algoritmalarının öğrenme becerisi çarpıcı bir şekilde arttı.
Teorik Sıçrama:
90’ların başına kadar yapay zeka algoritmaları “kural tabanlı” bir anlayışla çalışıyordu. O zamanlar bilgisayarlara “eğer öyleyse, demek ki böyledir” gibi akıl yürütmeleri öğretiyorduk. “İstatistiksel öğrenme” paradigmasının yaygınlaşması yapay zeka alanında teorik bir sıçramayı da beraberinde getirdi. Bilgisayarlara “her zaman doğruyu bilmek zorunda olmadıklarını, zaman zaman bilmelerinin yeterli olduğunu” öğretmeye başladık. Bu ana fikri, yanlış tahminlerden başlayıp geçmiş verinin örüntülerine göre hızla doğru tahminlere götüren matematiksel optimizasyon yöntemleriyle (bu yöntemlerden en sık kullanılanı, gradient descent) besleyince, ortaya öncekilere kıyasla çok daha güçlü yapay zeka modelleri çıktı. Günümüzde “karar ağaçları” (decision trees) ve “yapay sinir ağları” (artificial neural networks) başlıkları altında toplanan bu yapay zeka modellerini görüntü tanımadan, metin işlemeye kadar pek çok alanda büyük bir başarıyla kullanabiliyoruz.
Açık Kaynaklı Yazılım:
Açık kaynaklı yazılımlar ve genel olaral açık bilgi paylaşımı bu derece yaygınlaşmasaydı, büyük verinin varlığı ve teorik sıçrama bu kadar etkili olamazdı. Günümüzde yapay zeka alanında kullanılan temel araçların tamamı herkese açık. Öyle ki bir lise öğrencisi ile akademik araştırmacının ulaşıp kullanabildiği kaynaklar arasında neredeyse hiç fark yok. Dolayısıyla eskisine kıyasla çok daha büyük bir insan gücü yapay zeka konusunda çalışıp, üretim yapabiliyor ve bu sayede çok daha hızlı ilerleyebiliyoruz.
12 Şubat 2019